Kat Mülkiyeti Hukuku
Kat Mülkiyeti Kanunu kabul edilmesinden bu yana, dairelerin belirli bölümlerinde ortaya çıkan hakların belirlenmesini ve uygulanmasını düzenleyen tüm düzenlemeleri ifade eder. Özellikle büyük şehirlerde çok katlı dikey yapılar insanları benzer bir ortamda bir araya getiriyor. Kentsel planlama nedeniyle, çok katlı yapılarda daha fazla insanın barınabilmesi, ortak yaşam alanlarında mülkiyet hakları konusunda endişelere yol açmıştır.
Sistemleri daha işlevsel hale getirmek için mağazalar, depolar, garajlar ve benzeri yapılar eklenebilir. Arazi kaydı şu anda her bir arazi bileşeninin ek yapılar inşa ederek yerden tasarruf sağlamak için ayrı ayrı belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Arazi sahibine ek olarak diğer kişiler, tapu sicilinin kendilerine ait olarak belirlenmiş bir kısmını talep etme hakkına sahip olabilirler.
Kat mülkiyeti hukuku, ortak mülkiyet ve irtifak hakları birçok yönden benzerdir. Kat Mülkiyeti Kanunu olarak bilinen yeni mevzuat, karışıklığa mahal vermemek için kabul edilmiştir. Bu kanun, genel hukuku kontrol eden Medeni Kanunun bir dalıdır. 1965 yılında yürürlüğe giren 634 sayılı Kanun ile kat maliklerine kendi birimlerinin ortak alanlarındaki ilişkilerini yönetmeleri için belirli bir ilkeler dizisi verilmiştir. Zaman içinde revize edilen ve değişen mevzuat, hak ve ödevleri düzenlemektedir. Aynı binada oturanlardan.
Kat Mülkiyeti Kanunu, aynı binadaki kiracıların, bunlarla sınırlı olmamak üzere, çeşitli günlük aktiviteleri paylaşmalarını gerektirir. Kat mülkiyeti hukuku, aynı zamanda tüm topluluğun harcamalarının karşılanması konusunu da ele almaktadır. Bu kurallara göre, eğer bina bileşenlerinde gerekli olan maliyetlerden birinci derecede sorumlu değilse, toplam masrafların ödenmesi gerekmektedir. Aynı yapıda çok sayıda aile oturduğunda,
- Kişisel asistan komisyonları,
- Rutin bakım ve onarım giderleri,
- Binanın elektrik maliyeti
- Asansör kullanmanın bedeli,
- Temizlik masrafları.
Eşit olarak bölünen giderlerin bir parçasıdır. Aidatlar, binanın sayısız zorluğunun maliyetlerini karşılamaya yardımcı olmak için her kat sahibi tarafından yapılan periyodik ödemelerdir. Aidatlar bir tür borçtur çünkü her kat maliki kuruluşun faaliyetlerine katılımından sorumludur. Kat mülkiyeti yönetmeliği, her birim sahibinin binanın genel giderlerinde eşitlik ödemesini şart koşsa da, bina yönetimi bu görevleri çeşitli şekillerde dağıtabilir. Diğer kat maliklerinin de gecikmiş ücretlerini tahsil etmek için dava açmalarına izin verildi.
Kat mülkiyeti mevzuatı, başlangıcından itibaren 1965 yılından bu yana çeşitli değişikliklere uğramış, 2007 yılında yapılan reformlarla uygulama önemli ölçüde farklı bir yapıya kavuşmuştur. En önemli değişikliklerden biri de "Toplu Tasarımlara Özel Hükümler" adlı yeni bir bölümün eklenmesidir. Yeni ekip, bina yönetimi, ortak alanlar ve bina yönetim planında çeşitli değişikliklerden geçti.
Toplu konut ihtiyacının karşılandığı yaşam alanlarını çevreleyen mevzuatın zorunlu kıldığı kat maliklerinin toplantılarına katılmak, yönetim planının tasarımına katılmak ve tamamlanması gereken yükümlülüklerden kaçınmamak esastır.
Aksi takdirde, diğer bina sakinleri yasal görevlerinin yerine getirilmesini sağlamayı tercih edebilir. Her binanın kat maliki kurallara uymakla yükümlü olduğu için herkesin aynı hürriyetlere sahip olduğu kabul edilir. Mevzuat gereği binadaki tüm mali işlemlerden bina yönetimi sorumlu olup, doğabilecek sorumluluklardan bina yönetim kurulları sorumludur.